19 Ocak 2009 Pazartesi

the do hissiyatı


bi kaç ay önce ista geldiğini haber almıştım, daha adını bilmezken, şarkılarını dinlemezken.
dedim heralde yine o babylon a gelen, müziğinden bi bok anlamadığımız, gereksiz yere 35 milyon verip, ezgilere bile ayak uydurmayı başaramadan sonlanan sahne performansıyla, o hep karşılaştığımız abidik gubidik gruplardan biridir. yani konsere gitmedim, hem zaten bi grubu ilk sahnede dinlemeyi saçma buluorum ama yaptığım oldu. evet, aradan zaman geçti, ms.bestkankaeva bana bu grubu dinlemem için baya bi ısrar etti. albümü indirdim, zira ilk başta albüm kapağına hasta oldum. hımm, böle yaz gibi, müzikle de birleşince, iş aldı başını gitti. 6 yaşındaki bi kız çocuğuna ait sanılan vokal, müzikteki neşe... hani hani, pofuduk bi minderin üstünde oturmak, bi elinle kitap okumak, bi elinle erik, kiraz yemek.. yüzüne vuran güneşe suratını buruşturmak, tek ayağın çimlere değmesi.. doğrulup bi sigara yakmak, ayaktan yukarı doğru tırmanışa geçmiş karıncayı uzun uzun incelemek, yarattığı belli belirsiz kaşıntıyla tekrar çimlerin arasına yollamak..böle bişe işte bendeki the do hissiyatı. the do=yaz, yaz= the do. özlemek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder