21 Mayıs 2010 Cuma

the line between

çok iyi bir insan olmakla, yapmacık olmak arasında çok ince bir çizgi var. mesela etrafına karşı sürekli iyi olan tiplere karşı hep bi önyargı içerisinde oluyorum. yani tam olarak önyargı da değil ama biraz bekleyip, hareketlerini ölçme biçme sürem oluyor. aynı şekilde bir çok dala yetenekli olmakla, maymun iştahlılık arasında da çok ince bir çizgi olduğunu düşünüyorum. aynı şekilde, hem besteci, hem çizer, hem fotoğrafçı bi kişiye denk geldiğimde, aklımdan geçen şey o insanın sadece bir çok dalda hobisi olduğu ama hiçbirinde profesyonel olmadığı oluyor. benim kişisel olarak yaşadığım en büyük çelişkide, birden çok duyguyu aynı anda yaşayıp, birbirleri arasında çok hızlı geçiş yapmamda ortaya çıkıyor. sorsalar, neye sinirlenirsin, ne mutlu eder diye, vericek hiç bir cevabım olmaz. çünkü bende bilmiyorum. hayatın içinde bu kadar çok değişken varken, kendi çekirdek alanımı oluşturmaya çalışmanın bana yalnızca daha çok ağırlık yapacağını düşünüyorum. ama bu durumun dışardan birazda tutarsızlık ve çelişki olarak algınlandığının farkındayım. böyle durumlarda mark twain'in şu sözlerini anımsayıp, teselli buluyorum: 'very well, then i contradict myself, i am large, i contain multitudes.'

12 Mayıs 2010 Çarşamba

yarış atı gibiyim

insanın kendine özgü ufak ufak hobisi, aktivitesi, uğraşısı vs.si olması ne kadar güzel bişeymiş.
ne kadar saçma olursa olsun; misal, ben en sevdiğim filmlerin en sevdiğim sahnelerini tekrar tekrar izlemeye bayılırım.
veya dolaptaki tüm kıyafetleri yere yığıp, hiç bi zaman giymiyeceğim kombinasyonlar oluşturmaya, veya yemek programlarını izleyip, genelde yapmadığım yemeklerin tarifini cookbook uma yazmaya, veya dekorasyon dergilerini kesip kesip, ilerdeki hayali evime koyacağım eşyaları belirlemeye vs. vs.
ama bunları hep deli gibi boş vaktim olduğu için yapabiliomuşum. şimdi herşey lost, gossip girl ve himym ın yeni çıkan bölümlerini takip etmekten ibaret.