1 Eylül 2009 Salı

uzun zaman olmuş

epeydir uğramamışım buraya.
zaman içinde alaska oldu, sevgili oldu, seattle oldu, meksika kültürünü tanıma oldu, doğal yaşamı destekler hallerde, obabaşımız rodrigo eşliğinde kamplar yapmalar oldu.
deniz aslanlarının şişko danslarını izlemeler, akıl hocası, aynı zamanda havyardan anlar kişilik mr. susukiden japonca dersleri, dünyanın en uzun yıldız kaymasını izlemek, gece 2de, sise bogulmuş sokaklarda sarhoş sarhoş şarkı sölemeler, ve bir adada geçen 2 ay. en önemlisi ve en güzeli de yeniden aşık olmaktı.
rüya bitti ve ben şehir yaşamına geri döndüm. bugün seattle sokaklarında dolandım tek başıma uçak biletimi değiştirmek için. yol epey uzun sürdü, mp3 çalardaki şarkıların en güzelleri dinlenip, deneysel takılmalara başlandı vs. ama ben çok sıkıldım işte. şehir yaşamının anlamsızlığı içimi kemirdi. bi tane film vardı. ashton kutcherlı, hafif mal bi romantik komedi. orda bi sahnede ashton kutcher kızın dairesinin altında kıza gitarıyla seranat yapıodu. eğer yanlış hatırlamıyorsam, önünden geçtiğim aradaki apartmanlardan biri bu sahnenin çekildiği yerdi, veya ona çok benziodu. ama bence o sahne orda çekilmişti. filmin içinde o yer o kadar olması gerektiği gibi duruyorken, çıplak gözle otobüs camından o kadar anlamsız gözüktüki gözüme. tekrardan kalabalık şehir ve dışardan izleme modunda olan insanların arasında hemencecik kendime yer bulduğum için üzüldüm. filmle gündelik yaşam arasındaki gölgeyi devirebilen sevgilimin yanımda olmaması canımı sıktı.

şimdilik buenos noches


şair burda şehir yaşamından mı yakınıyor, yoksa aşk acısından gözü mü dönmüş belli değil. hoşgörelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder